Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 18 Şubat 2022’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra şöyle buyurdu:

İslam düşmanlarının, “İslam hiçbir mucize göstermez” itirazına karşı hz. Mesih-i Mevud (as) Allah-u Teala’dan haber alarak İslam’ın doğruluğunun büyük bir mucizesi olarak belirli bir süre içerisinde takriben 52 – 53 özelliğe sahip bir oğlunun dünyaya geleceğini ilan etti. Ve o, sadece belli bir süre içinde doğmakla kalmadı aynı zamanda uzun ömürlü de oldu ve de İslam’a olağanüstü hizmetler etmek de kendisine nasip oldu. Biz bu gaybi haberi her yıl 20 Şubat’ta “Peşgoi Muslih Mevud” adıyla yad ederiz. Cemaatimizin toplantılarında bunun çeşitli yönlerine ışık tutulur, ayrıca MTA televizyonunda da programlar sunulur.

Gaybi habere uygun olarak uzun ömürlü olan bu çocuğun sağlığı ile ilgili hz. Muslih Mevud (ra) kendisi şöyle der: Çocukluğumda benim sağlığım son derece zayıftı, önce boğmaca oldum, sonra sağlığım o kadar kötüledi ki 11-12 yaşıma kadar hayatla ölüm arasında çırpındım durdum. Gözlerim zayıfladı. Altı-yedi ay sık sık ateşim oldu, tüberküloz oldum. Bu sebepler yüzünden düzenli bir şekilde okuyamadım, genellikle okuldan geri kalırdım. Böyle bir durumda uzun ömür için kim garanti verebilir.

Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle diyor: Allah-u Teala benimle ilgili olarak, o, zahiri ve batıni (dünyevi ve manevi) ilimlerle doldurulacak, diye haber vermişti. Nitekim ben dünyevi ilimlerden hiçbir şey okumadığım halde Allah-u Teala benim kalemimden öyle üstün ilmi kitaplar yazdırdı ki dünya şunu demeye mecbur oldu: İslamî meselelerle ilgili bundan daha fazla hiçbir şey yazılamaz. Kur’an-ı Kerim tefsirinin bir bölümü Tefsir-i Kebir adıyla yazdım. Onu okuyan koca koca muhalifler bile, böyle bir tefsirin bugüne kadar yazılmamış olduğunu kabul ettiler.

Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle diyor: Ben daha küçük bir çocuk iken rüyamda bir melek Fatiha Suresinin tefsirini öğretmeye başladı. O melek “iyyake nağbüdü ve iyyake nestain” ayetine gelince şöyle dedi: Bugüne kadarki müfessirler sadece bu ayete kadar tefsir yazdılar ancak ben sana bundan ilerisinin tefsirini de öğretiyorum. Nitekim o bütün Fatiha’nın tefsirini bana öğretti. Bu rüyanın anlamı aslında şuydu ki Kuran’ı anlama melekesi benim içime konuldu. Nitekim kendisi dünyaya şöyle meydan okudu: Benim içimdeki bu meleke o kadar büyüktür ki ben bütün İslamî ilimleri yalnızca Fatiha Suresinden anlatabileceğimi iddia ediyorum.

Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle diyor: Bizim okulun futbol takımı Amritsar’da maç kazanınca bir reis bize davet verdi ve orada bir konuşma yapmam istendi. Ben (yardım etmesi için) dua edince Allah-u Teala Fatiha Suresiyle ilgili kalbime bir püf noktası indirdi ve ben şöyle dedim: “Bakın, Kuran-ı Kerim’de Allah-u Teala “ğayril mağdubi aleyhim ve leddallin” duası öğretti. “ğayril mağdub”dan kastedilen şudur ki biz Yahudi olmayalım ve “ve leddallin”den kastedilen şudur ki biz Hıristiyan olmayalım. Bunun daha ileri açıklaması şu yüzden de oluyor ki hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurmuştu: Bu ümmette bir mesih gelecek onu inkar edenler Yahudi sıfatlı olacaklar ve bazı kimseler kendi dinlerinin öğretisini anlamadıkları için Hristiyanlığı kabul edecekler. Acayip olan şu ki Fatiha Suresi Mekke’de nazil oldu ve o zaman en büyük muhalefet Mekkeli putperestler tarafından yapılıyordu. Ama, Ya Rabbi! Biz putperest olmayalım diye dua öğretilmedi aksine Ya Rabbi! Biz Yahudi ve Hristiyan olmayalım, duası öğretildi. Yani böylece Allah-u Teala şu gaybi haberi verdi: Mekke’nin putperestleri daimi olarak yok edilecek ve Yahudilik ile Hristiyanlık kalacak ki onların fitnesinden korunmak için daima bu duayı yapmak gerekecek.” Benim konuşmam sona erdikten sonra koca koca reisler, siz Kuran’ı çok iyi okumuşsunuz, biz bu incelikleri ömrümüzde ilk defa duyduk, demeye başladılar. Nitekim gerçek de budur, bütün tefsirlere bakın, hiçbir Kuran müfessiri bugüne kadar bu ince noktaları beyan etmedi. Halbuki Allah bu ince noktayı bana aşikâr ettiği zaman benim yaşım henüz yirmiye yakındı.

Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle diyor: Ben 11 yaşındayken kalbimde, ben Allah’a neden iman ediyorum O’nun varlığının ispatı nedir, diye bir düşünce meydana geldi. Ben gece geç saatlere kadar bu konuyu düşünmeye devam ettim. Sonunda 10-11 gibi kalbim, evet, bir Allah vardır, diye karar verdi. Bu benim için büyük bir mutluluk zamanıydı, çünkü ben yaratanımı buldum. Duyarak iman, ilmi imana dönüştü. Ben bir müddet Allah-u Teala’ya, ya Rabbi! Bende hiçbir zaman  Senin zatınla ilgili şüphe oluşmasın, diye dua etmeye devam ettim. Bugün ben 35 yaşındayım şimdi ben ona şu kadar ilave ediyorum, ya Rabbi! Bana Senin zatınla ilgili “Hakkü’l Yakin” nasip olsun. Kendisi der ki, Allah-u Teala’nın zatı benim için kesin bir olgu olunca ondan sonra hz. Resulüllah (sav)’in ve hz. Mesih-i Mevud (as)’ın doğruluğu da benim için kesinleşti. Velhasıl, bu da Allah’ın onu ilimlerle doldurmasının bir ispatıdır.

  1. Halifetü’l Mesih hazretleri, bu çocuğun, Muslih-i Mevud’un misdakı[1] olacağına inanırdı. Hz. Muslih-i Mevud (ra) Teşhiz-ül Ezhan dergisinin tanıtımı için onun amaç ve gayeleri hakkında bir makale yazdı. 1. Halifetü’l Mesih hazretleri o makaleyi, hz. Mesih-i Mevud’un huzurunda özel bir şekilde methetti. Ancak sonradan kişisel olarak hz. Muslih Mevud’a şöyle dedi: senin makalen çok iyiydi ancak benim kalbim mutlu olmadı, çünkü hz. Mesih-i Mevud’un “Berahin-i Ahmediye” eseri senin önünde mevcut idi ve senin ondan daha fazla bir şey ortaya koyacağını, ondan istifade edeceğini ümit ediyordum. Yani 1. Halifetü’l Mesih hazretleri, onun sağlık durumunu ve ilmini bildiği halde onun hakkında, bu çocukta o kadar yüce makaleler yazabilecek kabiliyet var diye düşünüyordu.

Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Doktorlar benim görme gücümün yok olacağını söylediklerinde hz. Mesih-i Mevud (as) benim sağlığım için özel olarak dua etmeye başladı ve aynı zamanda oruç tutmaya başladı. Son orucu açarken oruç açmak için ağzına bir şey aldığında ben birdenbire gözlerimi açtım ve görmeye başladım diye seslendim. Hz. Mesih-i Mevud (as) birçok defa bana derdi ki Kur’an-ı Kerim tercümesi ve Buhari’yi hz. Molvi Sahip’ten, yani 1.Halifetü’l Mesih’ten oku. Ayrıca şunu da derdi: Biraz tıp oku, çünkü bu bizim aile geleneğimizdir. Kısacası ben 1. Halifetü’l Mesih hazretlerinden tıp da okudum, Kur’an-ı Kerim’in tefsiri ve Buhari’yi de okudum. Birkaç Arapça makaleyi de ondan okumak kısmet oldu. Kısacası işte benim ilim elde etmem bu kadardı.

Allah-u Teala, hz. Muslih Mevud’u ilim ile öylesine doldurdu ki onun 52 yıllık dönemi şahittir ki ister dini makaleler olsun ister dünyevi bir makale olsun her ne zaman kendisine bir konuda yazması yahut konuşması söylendiğinde hz. Muslih Mevud (ra) ilim ve irfan nehirleri akıtırdı. Birçok yerde onun konuşmalarını yabancılar bile çok tebrik ettiler ve gazetelerde haberler yayınladılar.

Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Allah-u Teala Kendi ilhamı ve belirtiler vasıtasıyla bana bildirdi ki o gaybi haber benim zatımda gerçekleşti ve şimdi Allah, İslam düşmanları üzerine hücceti tamamladı ve ispatladı ki İslam Allah’ın hak dinidir, Muhammed Resulüllah (sav) Allah’ın hak resulüdür ve hz. Mesih-i Mevud (as) Allah’ın hak elçisidir.

Velhasıl bu gaybi haber gerçekleşti. Ancak gaybi haberin kelimeleri, hz. Mesih-i Mevud (as)’ın görevi tamamlanıncaya ve İslam sancağı bütün dünyada dalgalanıncaya kadar devam edecek inşallah. Bu gaybi haberle ilgili toplantılarımız ancak biz şu gayeyi göz önünde tuttuğumuz müddetçe faydalıdır ki bizler hz. Resulüllah (sav)’in saygınlığını ve vakarını dünyada kökleştireceğiz. İslam’ın doğruluğunu dünyaya göstererek herkesi hz. Resulüllah (sav)’in sancağının altına getireceğiz. Bugün hz. Mesih-i Mevud (as)’a inananlardan başka, İslam’ın sancağını yeniden dalgalandıracak kimse yoktur. Allah-u Teala bizi bu işi başarmaya muvaffak kılsın. (Amin)

٭…٭…٭

[1] Yani, Muslih-i Mev’ud gaybi haberi onun zatında gerçekleşecektir.

Leave a Reply