Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 28 Ocak 2022’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra şöyle buyurdu:

Hz. Ebubekir (ra)’den bahsediyorduk, bugün de aynı konu devam edecek. Hamraü’l Esed Gazvesi hakkında şöyle yazılıdır: Hz. Resulüllah (sav) cumartesi günü Uhud’dan geri döndüğünde hemen ertesi gün sabah, hz. Abdullah bin Amr bin Avf Müzenni, Kureyş’in yeniden saldırmayı aralarında danıştıklarını ve hazırlık yaptıklarını haber verdi. Bunun üzerine hz. Resulüllah (sav), hz. Ebubekir ve hz. Ömer ile istişare ettikten sonra düşmana karşı koymak için yola çıkmaya karar verdi ve şöyle ilan ettirdi: Bizimle birlikte sadece, geçen günkü çarpışmaya iştirak etmiş olanlar çıkacaktır. Bu olayda Peygamber Efendimiz kendi sancağını hz. Ali’ye veya başka bir rivayete göre hz. Ebubekir’e verdi. Bu Müslüman kafilesi Medine’den  8 mil mesafedeki Hamraü’l Esed’e daha yeni varmışlardı ki müşrikler korkuya kapılarak Medine’ye saldırma niyetlerini terk ederek Mekke’ye geri yöneldiler.

Beni Nazir Gazvesi hicri 4 yılında oldu. Nebi-yi Kerim (sav), içlerinde hz. Ebubekir’in de olduğu 10 sahabe ile birlikte, Beni Amir’in öldürülen iki adamının diyetini almak için Yahudilerin yanına gittiklerinde onlar Peygamber Efendimize yemek ikram ettiler.  Peygamber Efendimiz bir duvarın yanında oturuyorken Yahudiler aralarında plan yaparak onun işini bitirmek için bundan iyi fırsat bulamayacaklarına karar verdiler. Amr bin Haccaş, çatıya çıkıp Peygamber Efendimizin üzerine büyük bir taş düşürmeye gönüllü oldu. Selam bin Meşkem adlı bir lider Yahudilere bu niyetlerinden vazgeçmelerini öğütledi ve dedi ki bu, verilen söze aykırı davranmaktır ve siz her ne düşünüyorsanız mutlaka onun bundan haberi olacaktır. Nitekim aynısı oldu ve Peygamber Efendimize Allah tarafından bu entrika haber verildi. Peygamber Efendimiz derhal oradan kalktı ve beraberindekileri orada bırakarak hızlıca Medine’ye döndü. Hz. Resulüllah (sav), hz. Muhammed bin Mesleme’yi Beni Nazir’in yanına şu mesaj ile yolladı: Benim şehrimden çıkın, çünkü yaptığınız plan ihanet idi. Hz. Resulüllah (sav) Yahudilere 10 gün mühlet verdi. Yahudiler bunu reddettiler ve vatanımızı terk etmeyeceğiz dediler. Bunun üzerine hz. Resulüllah (sav) Beni Nazir’in kalelerini sert bir şekilde kuşattı ve hiç kimse onlara yardıma gelmedi. Allah-u Teala, Yahudilerin kalbine öyle bir korku saldı ki sonunda onlar sürgün edilmeye razı oldular. Hz. Resulüllah (sav), Ensarın izni ile Beni Nazir Gazvesinden elde edilen ganimeti muhacirler arasında paylaştırdığında hz. Ebubekir Ensar topluluğuna şöyle dedi: Ey Ensar! Allah size hayırlı mükafat versin.

Bedrü’l Mevid Gazvesi hicri 4 yılında meydana geldi. Ebu Süfyan Uhud’dan döndüğünde, gelecek sefer Bedrü’s Safra’da görüşeceğiz, orada çarpışacağız, diye ilan etmişti. Bunun üzerine hz. Resulüllah (sav), hz. Ömer’e buyurdu ki, ona inşallah, de. Bedir, Medine’nin 150 kilometre güneybatısında yer alır. Cahiliyet döneminde orada her yıl 1 Zilkade’de 8 gün boyunca büyük bir panayır düzenlenirdi. Ertesi yıl, sözleşilen tarih yaklaşınca Ebu Süfyan karşılaşmaktan çekinmeye başladı ve bütün Araplar arasında bir söylenti yaydı.  Yaydığı söylentiye göre Müslümanlarla çarpışmak için onlar çok büyük bir ordu hazırlıyordu. Böylece o, Müslümanlar bu söylentilerden dolayı endişeye kapılsınlar ve çarpışmaya gelmesinler, istiyordu. Hz. Resulüllah (sav) 1500 sahabe ile birlikte Bedir’e doğru yola çıktı ama Ebu Süfyan ordu ile oraya gelmedi. Hz. Mirza Beşir Ahmed şöyle der: İslam ordusu 8 gün orada bekledi, orada sahabeler panayırdan alışveriş yaparak birçok kazanç elde ettiler, hatta sermayelerini iki katına çıkardılar.

Beni Mustalik Gazvesi, hicri 5 yılında Şaban ayında oldu. Beni Mustalik’in Müslümanlara saldırmak niyetinde olduğu haberi Peygamber Efendimize kadar ulaşmıştı. Bunun üzerine hz. Resulüllah (sav) 700 sahabe ile birlikte üzerlerine gitmeyi emretti. Bir rivayete göre bu olayda Muhacirlerin sancağı hz. Ebubekir’de idi.

İfk olayı, yani Ebubekir’in kızı hz. Aişe’ye münafıklar tarafından iftira atılma hadisesi Beni Mustalik Gazvesinden geri dönüşte meydana geldi. Sahih-i Buhari’de hz. Aişe’nin rivayetine göre bu gazveden dönüşte bir gece hz. Aişe (ra) tuvalet ihtiyacı için gitti. Geri geldiğinde boynundaki Yemen (Zafâr) akiği gerdanlığın düşmüş olduğunu farketti. Gerdanlığı aramaya gitti ve döndüğünde ordu hareket etmişti. Ordunun artçılarından Safvân b. Muattal es-Sülemî görevi gereği kamp yerini kontrol ederken onu buldu ve saygıyla kendisini devesine bindirip orduya yetiştirdi. Medine’ye varınca hz. Aişe (ra) hastalandı ve münafıklar arasında türlü türlü dedikodular yayıldı. Hz. Aişe (ra) şöyle buyurur: Ben bütün bunlardan habersiz idim, ancak hastalığım esnasında Nebi-yi Kerim (sav)’den o şefkati görmemiş olmak beni çok huzursuz ediyordu. Hz. Aişe’nin bunlardan haberi olunca hastalığı daha da arttı, nitekim Peygamber Efendimizden izin alarak anne-babasının evine gitti. Hz. Resulüllah (sav), hz. Usame bin Zeyd ve hz. Ali’den bu konuda görüş aldı. Hz. Aişe (ra) şöyle buyurur: Ben bütün gün ağlardım, ne gözümün yaşı dinlerdi ne de uyuyabilirdim. Bir ay bu şekilde geçti ve sonra bir gün hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Aişe! Eğer sen suçsuz isen Allah mutlaka senin masumiyetini ortaya çıkaracak ve eğer bir hatan olduysa  Allah’tan mağfiret dile ve tövbe et. Hz. Aişe (ra) anne babasının sessiz kaldığını görünce şöyle arzetti: Vallahi! Anladım ki siz bu (dedikodulara) zaten inanmışsınız. Vallahi, benim ve sizin misalinizi Yusuf’un babasınınki gibi görüyorum. O demişti ki,

فَصَبۡرٌ جَمِیۡلٌ ؕ وَاللّٰہُ الۡمُسۡتَعَانُ عَلٰی مَا تَصِفُوۡنَ

Yani, benin için münasip olan iyi bir şekilde sabretmektir ve sizin söylediğinizin telafisi için ancak Allah’tan yardım istenebilir. Bundan hemen sonra Peygamber Efendimize vahiy nazil oldu ve vahiy alma durumu geçtiğinde Peygamber Efendimiz gülümsüyordu. Daha sonra Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Ey Aişe! Senin masumiyetini bildiren Allah’a hamd et. Hz. Aişe’nin annesi dedi ki, ey Aişe! Kalk ve hz. Resulüllah’a teşekkür et. Hz. Aişe şöyle dedi: Hayır, Vallahi, ben hz. Resulüllah (sav)’e değil yalnız Allah’a hamd edeceğim.

Hz. Ebubekir, Mistah bin Esasa’ya yakın akrabası olması sebebiyle yardım ederdi. Allah-u Teala hz. Aişe’yi iftiralardan temize çıkardığında hz. Ebubekir, bir daha Mistah bin Esasa’ya yardım etmeyeceğine yemin etti. Bunun üzerine Allah-u Teala şu ayeti indirdi: Aranızdan erdemli ve varlıklı olanlar, akrabalarına, yoksullara ve Allah yolunda göç edenlere yardım etmemeye yemin etmesinler.

Bu ayetin inişinden sonra hz. Ebubekir (ra) Mistah’a tekrar yardım etmeye başladı. Hz. Mesih-i Mevud (as) buyurur ki, cezalandırmakla ilgili verilen sözün bozulması güzel ahlaka dahildir.

Kureyşliler ve Müslümanlar arasında üçüncü büyük savaş olan Ahzap Gazvesi hicri 5 yılında Şevval ayında oldu. Beni Nazir’in Yahudileri, sürgün edildikten sonra Hayber’e gitmişlerdi. Onlar oraya gidip Kureyş ve diğer Arap kabileleri ile anlaşma yaptılar ve 10 bin kişilik ordu hazırladılar. Bu haber hz. Resulüllah (sav)’e ulaşınca istişarede bulundu ve hz. Selman Farisi’nin önerisiyle Medine’nin açık olan kuzey kısmına, 6 gün içinde yaklaşık 3,5 mil hendek kazıldı. Hendek kazmak işinden hiçbir Müslüman geri kalmadı. Hz. Ebubekir ve hz. Ömer sepet bulamadıklarında eteklerinde toprak taşıdılar. Hz. Ebubekir, Müslümanların bir grubuna öncülük yapıyordu ve daha sonra orada bir mescit yapıldı ve ona Mecsid-i Sıddik denildi.

Hz. Ebubekir’i anlatmaya gelecek sefer devam edeceğini bildirdikten sonra Huzur-i Enver aşağıdaki merhumlardan hayırla bahsetti ve onların cenaze namazlarını kıldıracağını söyledi.

1- Muhtar Ahmed Gondol Bey’in hanımı sayın Mübareke Begüm Hanımefendi, 11 ocakta 93 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhume oruca namaza bağlı, fakirleri seven, salih ve cemaate hizmet eden bir hanımdı. Oğlu İftihar Ahmed Gondol Bey, Cemaatin mürebbilerindendir ve Sierra Leone’de hizmet etmektedir.

2- Sayın Mir Abdulvahid Bey, 12-13 Ocak gecesi 58 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhumun ailesine Eylül 2020’de tevhin-i risalet iftirası atılarak mahkeme açılmıştı. Merhumun yaklaşık 20 yaşındaki oğlu Abdulmecid Bey, şu anda hapistedir ve babasının cenaze ve defin işlerine bile katılamamıştır.

3- Sayın Seyyid Vakar Ahmed Bey, 17 ocakta 58 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhumun hanımı, hz. Mirza Beşir Ahmed ve hz. Mirza Şerif Ahmed’in torunlarının kızıdır. Merhum son derece salih, sosyal, ihlaslı, sade mizaçlı, cemaat nizamına ve mürebbilere saygılı, halka hizmet coşkusuyla dopdolu, mali fedakarlıklarda önde olan ve hilafete örnek derecede itaatkar idi. Huzur-i Enver şöyle dedi: Ben onu gördüm ve ben biliyorum ki o dini dünyadan üstün tutma sözüne her zaman sahip çıktı. Hiçbir akrabalık bağını umursamayıp adımını hiçbir zaman hilafete itaatten dışarı atmadı.

Huzur-i Enver, bütün merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.

٭…٭…٭

Leave a Reply